Bilişsel Davranışçı Terapi
Davranışçılık kuramı teorilerini açıklarken her şeyi dışsal görünebilir, ölçülebilir olgular üzerinden ifade etmekteydiler. Bunun dışında ruhsal ve bilinç konularına karşıt tepkiler oluşturmuşlardır. Davranışçı yaklaşımın temel ilerleme şekli bireyin psikolojik rahatsızlıklarının altında yeten neden kazanılmış olan yanlış davranış ve huylardır. Davranışçı yaklaşıma göre bu davranışların üzerine gidilerek rahatsızlık çözüme ulaşmaktadır. Davranışçı yaklaşımın terapi de kullanırken bireyin problem yaşadığı gözlenebilen davranışının nedeni saptanır. Davranıştaki problemin nedeni bulunduktan sonra hangi durumlar da neden çıktığı ve nasıl ilerlediği gibi sorular üzerinden yola çıkılarak bir terapi süreci ayarlanmaktadır. Bilişsel yaklaşımda ise bireyin iç dünyasına odaklanıp bireyin hayatında olumsuzluklara sebep olan olayın nedeni araştırılmaktadır. Psikoloji tarihinin gelişimi içerisinde davranışçı kuramının yeterli gelmediği fark edilince araştırmacılar bilişsel teori üzerine yönelmesine neden olmuştur. 1970’li yıllar davranışçılık kuramını etkisini yitirmeye başlamış ve bilişsel kuram ortaya çıkmıştır. Bilişsel yaklaşımdaki yapılan çalışmalar toplanarak günümüze kadar ulaşmıştır. Günümüzde birçok psikolojik rahatsızlığın tedavisinde kullanılmaktadır. Aaron T. Beck (1921-) ve Albert Elis (1913- 2007)’in bilişsel yaklaşım paradigmalarını tek bir çatı altında toplayıp psikoloji sürecine kazandırmıştır (Corey, 2008).
Bu iki kuramın birleşimiyle ise bilişsel davranışçı kuram ortaya çıkmıştır. Bilişsel- davranışçı yaklaşımda temel felsefe kişinin psikolojik rahatsızlığına sebep olan olaylar bireyin işlevsel olmayan değer, çarpıtılmış düşünce ve inançlarıdır. Terapistyenler danışanın problem yaşadığı olayların, ruhsal sıkıntıların bireyin hangi duygu ve düşüncesinden yola çıktığı saptamaya çalışmaktadır.
Aile Terapisinde Bilişsel-Davranışçı Terapinin Kullanımı
Bilişsel terapi bireyin düşünce yapısının davranışlarını etkilediği üzerine durmaktadır. Terapideki amaç bireyde bulunan olumsuz işlevsel olmayan düşünceleri yeniden düzenleyerek olumlu hale çevirmeye ve gerçekçi işlevlere oluşturmayı amaçlamaktadır. Yapılacak terapiler sürecinde bireyin duygu ve davranışlarının değişmesi sağlanmaktadır. Bilişsel-davranışçı terapinin kullandığı yöntemler; psikoeğitim, duyguları tanımlamak, bilişsel yeniden yapılandırma, gevşeme eğitimi, maruz bırakmadır. Bilişsel terapi de çalışırken belirli yöntemler kullanılarak ilerlenmektedir. Bu yöntemler beş aşamadan oluşmaktadır (Süler, 2017).
Birinci aşama; Aile ve terapist arasında iş birliği ve güven ortamının sağlanması üzerine kurulmaktadır. Terapistin kendini tanıtması, terapi süreçlerini anlaşılır şekilde ifade etmesi, nasıl yardım olacağını açıklaması önemlidir. Terapiye gelen aile bireylerinden birçoğu kendi isteği ile gelmediği için terapistin bu nokta da aile içindeki bireylerinden bazılarının tavır almaması için yaklaşımı önem arz etmektedir. Terapötik ilişki kurulabilmesi için terapistin iletişim şekli ve dili terapinin ilerleyebilmesini sağlamaktadır.
İkinci aşama; Blişsel terapide ailenin problemlerini doğrudan ele almak gerekmektedir. Problemlerin altında yatan sebepleri ayrıntısıyla saptamak sorunu çözmek için önemlidir.
Üçüncü aşama; Bu aşamada aile bireylerinin duygu düşünlerinin fark edilmesi amaçlanmaktadır. Duygularını belirlemesi ve güvenirliğinin sorgulanmasının yapıldığı aşamadır.
Dördüncü aşama; Aileye tedavi modeli sunulmaktadır. Mevcut duygu ve düşünceleri bilişsel yapılandırma teknikleriyle yeniden düzenleme amaçlanmaktadır. Bu aşamada romanlar, öyküler gibi nesnelerle terapi somutlaştırılmaktadır.
Beşinci aşama; Beşinci aşamada danışanın terapi sonrasında kendi kendinin terapisti olabilmesi için problemlerle baş etme becerisi güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Terapilerde yapılan seansların kalıcı sağlanmak için ve danışanın olguları fark edebilmesi için terapist tarafından anlatılan bilişsel tanımlar öyküler, romanlar, resimler gibi etkinlikler yapılarak somutlaştırılmaya çalışılmak tadır.
Çatışmaların önene geçilmesi ebeveyn ve ergen arasındaki iletişim olumlu olabilmesi için bilişsel davranışçı terapi de yöntemler bulunmaktadır. Bunlar; psikoeğitim, duyguları tanımlamak, bilişsel yeniden yapılandırma, gevşeme eğitimi, maruz bırakmadır.
Psikoeğitim; bu yöntem ergenin içinde bulunduğu dönemin tüm yönleriyle ele alınmasını ve bu sürecin aile bireyleriyle paylaşılmasını içermektedir. İlk seanslarda farkındalık kazandırmayı amaçlayan bir yöntemdir. Aileye bilgi aktarıldıktan sonra bir eğitim programına alınması amaçlanmaktadır. (TekinsavSütcü, 2006).
Duyguları Tanımlamak; Terapistin ilk olarak ailenin duygularına odaklanmasıdır. Terapist aile bireylerinin duygularına göre bilişsel model tanıtabilmektedir. Bu durum ailenin duygularını, olumsuz düşüncelerini fark etmesini sağlayacak ve bunlarla nasıl mücadele edeceğini açıklayacaktır. Bu durum yine somut olgularla desteklenmektedir. Somut olgular hikayeler, yaşamdan kesitler gibi durumlar ergenin düşüncelerini dışa vurmasına olanak sağlamaktadır (Süler, 2017).
Bilişsel Yeniden Yapılandırma: Bu aşamayı ailenin yaşı ve bilişsel düzeyi belirlenmektedir. Düşüncenin gerçekliği test edilmekte, gerekli açıklamalar, kanıtlar eklenerek yerine yeni düşünceler getirilmektedir (Türkçapar ve ark., 1995).
Gevşeme Eğitimi; Aile bireylerini yaşadığı psikolojik süreçler dahilin de vücudunda gerçekleşen semptomları fark etmesi ve kontrol etmesi amaçlanmaktadır. Bu aşamada nefese odaklanmak, sakin kalmak ve olumlu, doğru seçimler yapmak amaçlanmaktadır. Aileye gevşeme eğitimleri verilmekte ve bireyin hangi semptomları yaşadığında bunları kullanması amaçlanmaktadır.
Maruz Bırakma; Aile içindeki bireylerin tehdit edici olarak algıladıkları tepkileri, sabit düşünceleri değiştirmeyi amaçlayan bir yöntemdir. Genellikle anksiyete bozukluklarında kullanılmaktadır. Terapist kontrolünde kaygı veren uyaran karşı bireydeki davranışın sönmesini oluşturmaya çalışılmaktadır. Bu yöntemde amaç ailenin çözemeyeceğini düşündüğü davranışlara maruz bırakarak, bu kaygılı durumu ortadan kaldırmak amaçlanmaktadır (Süler, 2017).
Bilişsel davranışçı terapi de terapistler aile bireyleri arasındaki çatışmaların nasıl giderileceği hakkında bilgi vermektedir. Bu süreçte terapist bireylere düşüncelerini olumsuz düşünce ve yargılardan ayrıştırmayı ve duygu ve düşüncelerini daha işlevsel hala getirmeyi öğretmektedir. Terapist aile ile terapötik bir ilişki kurarak çatışmaların temelinde yatan problemleri çözmeye ve bireylere bu süreçte farkındalık kazandırmayı amaçlamaktadır. Terapist ve ailenin bu süreçte iş birliği yapmaları terapinin sonuç vermesi açısından çok önemlidir.